17 Temmuz 2012 Salı

İZMİR ŞUBESİ'NDEN........

TURK KADINLAR KONSEYİ DERNEĞİ 

İZMİR ŞUBESİ


          Türk Kadınlar Konseyi Derneğince;lise ve dengi okul öğrencileri arasında düzenlenen”ATATÜRK GÖZÜYLE TÜRKİYE’DE KADININ YERİ”konulu kompozisyon yarışmasına yirmialtı eser katılmış olup bunların arasında dereceye layık eser bulunamamıştır.Bergama Lisesinden,Nilgün Fırat’ıneseri ile Vali Nevzat Ayaz Lise’sinden,Sinem Yıldırım’ın eseri teşfik ödülüne layık görülmüştür         
            Bilgilerinize sunarız.                                      24.5.1996


Jüri Başkanı                   Üye                             Üye                     Üye
Nuran Zıngıl           H.Nilufer Günay           Gülten Özer       Oya Güllüoğlu 

  TÜRK KADINLAR KONSEYİ DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ KOMPOZİSYON YARIŞMASI  
  1966-Teşvik ödülü “İNSAN” KADIN

               Kadın nedir? Kadın en başta “İnsandır” tıpkı,kendilerini üstün gören erkekler gibi sadece insandır.Kadınları anlamak için kadın olmak gerekmez.Kadınları anlamak için “İnsan olmak” yeterlidir.Atatürk’ün yaptığı gibi onlara insan gözüyle bakmak yeterlidir.
               Atatürk, bizler için sonu sarp uçurumlarla dolu binlerce çıkmaz sokağı,”çıkan sokak” haline getirmiştir.Tıpkı kadınlar çıkmazındaki gibi.O ileri görüşlülüğü ile kadınlarımızı bu günlere getiren biriydi.O ,kadınlarımızın ve erkekler arkasındaki bir taş bebek olmadığını gösteren biriydi.O,kadınlarımız ve erkeklerimiz arasında ,fiziksel farklılıklar dışında,hiçbir fark olmadığını gösteren biriydi.Dahası kadınlarımızın da “insan” olduğunu gösteren biriydi.
               Atatürk’ten bu yana ,hatta çok öncesinden bu yana,kadınlarımız büyük bir değişim süreci içindeler.Kanımca,bu süreç sonsuza kadar devam edecek.Çünkü kadınlarımız,artık her güne yeni bir değişiklikle uyanıyor.Günden güne,bazı erkeklerimiz kabul etmese de,onların geliştiğini görüyoruz.İçinde erkeklerin de bulunduğu bir guruba,onların önderlik ettiğini görmek bu gelişmenin bir kanıtıdır,bence.Kadınlarımız artık eskisi gibi değil.Yavaş yavaş kabuklarını kırıyorlar.Çevresi erkek egemenliği ile kaplı olan kabuklarını kırıyorlar.Bu önemsiz bir şey değil;bu bir varlığın sanki yeniden doğuşudur.Özellikle erkeklerimiz,isteseler de istemeseler de,bunu kabullenmek zorundalar.Artık yeni bir ses,yeni bir varlık var.Bu,kadın sesi;bu,kadın varlığı.Bu yeniliği desteklemek,erkeklerin menfaatine olacaktır.Çünkü her iki varlık da (kadın ve erkek) birbirine muhtaç varlıklardır.
             Başta kadınlarımız olmak üzere erkeklerimiz de,kadınlığın bir utanç cinsiyeti değil,bir ”gurur” cinsiyeti olduğunu görmelidir.Geleceğimiz olan yavrularımızı,dokuz ay karnında taşıyan,onu besleyen,büyüten ve topluma veren,bir kadın değil midir?Tabii ki bunun terk başına yapmıyor;ama çekilen acılar eşit olmasına karşın,haklar eşit değil.İşte bütün haykırışlar bunun için.Yoksa hiç kimsenin niyeti ayırım ve bölücülük yapmak değildir.Bu gün saygı duyduğumuz Atatürk’ü,İsmet İnönü’yü,devlet adamlarımızı,sanatçılarımızı ve annemizi babamızı doğuran,dahası bizi doğuran bir “kadın” değil midir?Lütfen bütün bunları bildiğimiz halde,göz ardı etmeyelim.Kadınlarımızın değerini bilelim!
              Bence Ata’mıza teşekkür borçluyuz.Çünkü insanlarımızın gözlerini açmada yardımcı oldu.İnsanların içine yerleşmiş olan yanlış ve katı kuralları açığa çıkardı.Bütün yanlışlıkları gözler önüne serdi ve bizleri bu günlere getirdi.Teşekkürler ATAM….

           Nilgün Fırat
           Bergama Lisesi 4-İ 1470

TÜRK KADINLAR KONSEYİ DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ KOMPOZİSYON YARIŞMASI 1996 teşvik ödülü:
                                 BANA KULAK VERİN
                 Ben bir Türk Kadınıyım.Sürekli itilip, kakılan,saçı uzun,aklı kısa diye nitelendirilen;çocuk büyüten,evi çekip çeviren,kocası tarafından dövülen,azarlanan zavallı bir Türk Kadını.Toplumda ikinci sınıf vatandaş olmaktan kurtulmak istiyorum artık,rahatça gezmek,eğlenmek;kısacası insan gibi yaşamak istiyorum.
                 Eski Türk toplumlarında bizim önemli bir yerimiz vardı.Aile içinde kadınla erkek eşitti.Kadın siyasal hayatta da etkin bir role sahipti.Kağan seçimi ve devlet işleri için toplanan kurultaylara bizler de katılırdık.Hatunumuz kağanın mutlak vekili sayılırdı.Daha sonra dinsel hukukun yanlış yorumlanmasıyla bu haklarımız teker teker kayboldu.Önce hurafelerle çarşafın altına itildik,evden dışarıya kocamızın izni olmadan çıkamaz olduk,sokakta kocasının arkasında yürüyen ikinci sınıf vatandaş olmaya zorlandık.Yüce Atamız bizlerin toplumun yarısını oluşturan,toplumda insan yetiştiren değerli bir varlık olduğunu,toplumun devamını sağladığımızı ilk gören ve kavrayan tek dünya lideridir.Bu nedenle Yüce Atamız 4-10-1936 tarihinde İsviçre Medeni Kanununda bazı değişiklikler yaptırarak Türk Medeni Kanununu oluşturup TBMM tarafından kabul edilmesini sağladı.Medeni kanunun kabulü ile bizler erkeklerle toplumsal ve ekonomik alanda eşit hale getirildik.Kadın olarak artık her mesleğe girebildik.Aile hayatında da eşit haklara sahip olduk.Boşama hakkının kadına da verilmesi ve resmi nikah zorunluluğunun getirilmesiyle alınıp satılan bir mal olmaktan kurtulduk.Mirasta kız ve erkek çocukları arasındaki eşitsizlik kaldırıldı.Atatürk bizlerle erkeğin eşit olması gerektiğini şu sözleriyle daima savundu<Bir toplum,bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur.Mümkün müdür ki,bir kitlenin bir parçasını ilerletelim,diğerini görmezlikten gelelim de kitlenin bütünü ilerlemeye imkan bulabilsin.Mümkün müdür ki,bir toplumun yarısı topraklara zincirlere bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?Şüphe yok,ilerleme adımları iki cins tarafından beraberce,arkadaşça atılmak ve ilerleme,yenileşme alanına birlikte kesin aşamalar yaptırmak gerekir>Bu kadar yüce bir önderin ulusunda doğduğum için öyle mutluyum ki…
          1900’lü yıllarda Avrupa’nın pek çok ülkesinde kadınlar haklarını elde edebilmek için kendilerini yakmışlardır.Günümüzde İran’da çarşafın altına gizlenmek zorunda bırakılan kadınlarda hala kimlik mücadelesi vermektedirler.Türkiye’de ise bu tür olaylara gerek kalmadan,Atatürk bizlere gereken değeri vermiştir.Dünyadaki en ileri milletlerin kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmeden çok önce Atatürk 1930 yılında bizlere belediye seçimlerine katılma hakkını vererek bu yolda ilk adımı atmıştır.1934 yılında da millet vekili seçme ve seçilme hakkını kazanan bizler,uygarlık yolunda Atamızın izinde yürümekten gururluyuz.Atatürk bu konuda:<Bu karar Türk kadınına toplumsal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir.Çarşaf içinde,peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak gerekecektir .Türk kadını evdeki uygar yerini yetkiyle almış,iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir.Siyasal hayatta belediye seçimlerinde deneyini yapan Türk kadını bu kez de milletvekili seçilme suretiyle hakların en büyüğünü elde etmiş bulunuyor.Uygar ülkelerin bir çoğunda kadından esirgenen bu hak,bu gün Türk kadınının elindedir ve o yetkiyi kendine yaraşır biçimde kullanacaktır.>diyerek bizlere verdiği değeri bir kez daha vurgulamıştır.Ey yüce Atam bir Türk kadını olarak tüm kadınlar adına teşekkürü sana borç bilirim.
          Atamızın verdiği bu haklar nedense günümüzde artık uygulanmıyor.Her gün kocasından dayak yediği için intihar eden veya kocasını artık dayanamayarak öldüren bizlerin yaşadıklarını medyadan dinler ve okuruz.<Televizyon ekranı karşısında izlenme rekoru kıran Yasemin Yalçın’ın “Kakılmış ”tiplemesine gülen toplum,aslında her gün yaşadığı ve içinden çıkamadığı kendi gerçeğine gülüyor.>Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunun 12 ilde yaptığı geniş çaplı bir araştırmanın sonuçlarına göre,kadınların %34 ü kocalarından dayak yiyor.Dayak yediklerini itiraf eden kadınların %21 i kocalarına olan sevginin bu yolla arttığını ileri sürüyorlar.Yapılan bir başka araştırmada ise erkeklerin %44 ü kocaların eşlerini dövmeye hakkı olduğunu söylüyor.Bu aksaklıkları gidermenin tek yolu da Atamızın emanetlerine sıkı sıkıya sahip çıkmaktır.
         Ben de insanın.Mutlu olmak,korku duymadan huzurlu bir biçimde yaşamak istiyorum.Haydi Türk kadınları Atamızın bize verdiği tüm değerlere sahip çıkıp,onun yolunda çağdaş uygarlığa erkeklerle el ele vererek ulaşalım.
         Ne mutlu biz Türk kadınlarına!


                                    Sinem Yıldırım
                                    4-F-1935  Vali Nevzat Ayaz Lisesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder